Deneme, bir ki, deneme, bir ki

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Frank Rijkaard



Öncelikle geldiği günlerde hakkında ekşisözlük'e yazdığım yazıyı kopyalıyorum:

"Barcelona'yı çalıştırmış teknik direktör. hem de fi tarihinde değil, daha 2007-2008'de. Öyle bir kaç ay çalıştırıp gitmiş de değil, 5 sezon kalmış. Öyle başarısız olmuş da değil, iki La Liga bi Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu var. Öyle çok matah bi zamanında gelmiş de değil, ama çok iyi bir zamana yelken açtırmış.

Uluslararası haber kaynaklarının altındaki yorumlarda "Neden Galatasaray ya, saf mı salak mı?" yorumları varken, hatta kendisinin de dahil olduğunu düşündüğüm bir sürü insan bu sorunun cevabını tam veremezken, buradaki yorumlarda Galatasaray'a layık görülmeyen adam. İsteniyor ki Lucescu, Ersun gibi burda başarıyı garantileyecek adamlar gelsin.. öyle bir değişim korkusu var ki, kendini tekrar etmek yeğleniyor. (Hatta yeniler bile hala 2000'deki kadroyla kıyaslanıyor, 2000'deki başarıya giden yolun başarıya giden tek yol olduğu falan düşünülüyor. Bir ara bu yol Fatih Terim olarak bellenmişti ve ben de Galatasaray'ın şimdiye dek yaptığı en büyük hatalardan birinin Fatih Terim'i ikinci kez göreve getirmek olduğunu düşünüyorum. Kötü kadroya rağmen devam eden Avrupa büyükleriyle kıran kırana maçlar anında sona ermişti bu hamleyle birlikte, üstelik iyiye de gitmemişti.)

Ben de üzülüyorum, haberi ilk önce bana "Biz Çarşı'canak çok sevindik, dandik bi adam bu Rijkaard, yine olamıycaksınız başarılı, ohh, şampiyon Beşiktaş!' modundaki bi abiden öğrendim. Barcelona'yı da çok seven biri olduğundan güvendim ona, zannettim ki gelmiş Barça'nın başına, yıkmış geçirmiş, ayrılmış felan... Salak bir anıma denk geldi bi de... (Ayrıca bu abi sezonun ortasında aksi kanıtlanmışken bile Milan Baros'un gol atamayacağını iddia ediyordu, tey tey tey.)

Şimdi şimdi kavramaya başladım. İsterse rijkaard başarısız olacak olsun, haldun üstünel başarılıdır! Maddi olanaksızlıklar zaten ortada, 'helal olsun haldun' da adamı resmen kara kaşı kara gözüyle -bir iddiaya göre de uzun saçı uzun boyuyla- kandırmış. Franklin abimiz; 'İlk izlenim evet, sıcak bi sohbet oluştu, ben de geliim o halde bol bol konuşuruz halduncum dedim' şeklinde açıklamalar yapıyor... Hani "Galatasaray'ın UEFA Kupası'nda bir maçını gördüm vaayy be potansiyel var dedim, Arda'yı gördüm kanım ısındı, Baros klas topçu, sarı-kırmızı favori renklerimdir, Sabri çok fantastik bi karakter, 1905 dedemin doğum yılı, çok para veriyolar ya Milan'ın felan teklif ettiğinden de fazla, bana yat kat araba teklif ettiler, Türk hatunlarını çok severim, aslında doğuştan Galatasaraylıyım ben, Türkiye'yle manevi bağlarım var......'"vb. değil. Üstelik bu sene şampiyonlar ligi'ne bile giremiyoruz!
Çok enteresan yahu.

Milan baros için "Gözlerimi kapıyorum, onun ve Kewell'ın olmadığını hayal ediyorum, daha mantıklı" demiştim yakın bi zamanda, 3'e çıktı bu kategorideki yabancıların sayısı.... (Tabi farklı açıdan bakarsak, Linderoth da bu grupta. zavallı sakatımız hala takımda mı gerçekten?)

Ne yapar ne eder bilmiyorum. bana, yani bize, taraftarı tribüne çekecek bir futbol oynatacağını, başarının da bunun ardından geleceğini söyledi. Sanat için sanat der gibi futbol için futbol dercesine... Skibbe'yi bile hala çok seviyorum bir iki maç futbol oynattı diye, Rijkaard'ı mı sevmeyeceğim?

Şimdi tek şey gerek: sabrisizlik ve sabırlılık."
6 Haziran 2009

Şu anda alınabilecek en iyi hocalardan biri olan Rijkaard'ın Galatasaray'ın başında sonuç bazında olmadığı zaman bile futbol bazında başarılı olmasını dilemek lazım. Medyanın bazı kesimlerinin -aksine- en ufak bir kusuru abartmaya hazırlandığını biliyoruz. 'Kötü' dileniyor Galatasaray-Rijkaard birleşmesi için.
Ben 'del Bosque' ve 'Aragones'ten çekindiğimi hatırlıyorum, ama keşke başarılı olsalardı.

Peki Aragones ve del Bosque'den farkı ne Frank Amca'mın, sürekli tartışılıyor. FB ve BJK taraflarınca "yok". Biz Galatasaray taraftarlarınca 'yaş' ve 'doymamışlık'(başarıya açlık). Ve Kewell ile Baros'ta gözlemlenebilen, Keita'da ipuçlarını sezdiğimiz "kendini ispat etme arzusu". Rijkaard için bu Avrupa standartlarında orta sıralardaki bir takımı daha iyi bir yerlere taşıyabilecek çapta bir hoca olduğunu, başarı için on yüz bin milyon euro'ya ihtiyacı olmadığını göstermek olabilir.
Tabi 'başarı'nın her takımda farklı bir anlamı olduğunu görmezden gelemeyiz. Barcelona için başarı La Liga ve ŞL şampiyonluğu, Galatasaray için Turkcell Süper Lig ve Europa Ligi. Biri için gereken futbolcu Messi'yse, diğeri için Arda'dır zaten. Çok zeki insanların bazıları o kadroyu dedelerinin de o kadar başarılı yapacağını söylüyor Rijkaard'ın dandikliğini savunurken, ama unutmakta inat ettikleri nokta yarışılan platformda o ve benzeri güçte bir kadronun gerekliliği ve Barçalı futbolcuların zaten Rijkaardlı 5 yılda bu statüye kadar yükseldiği. (Hani direkt adamın eline Cristiano Ronaldo ve Kaka'yı vermediler.)

Tabi ki herşeyi teknik adama bağlamak da yanlış olur. Ancak geçen sene unumuz var, yağımız var, şekerimiz var aşçımız eksikti hatırlarsanız. Şimdi aşçımız geldi, helva yapmanın vakti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder